Değerli Paydaşlarımız,

Mevcut küresel makroekonomik görünüm kırılganlığını korumaktadır.

2022 yılında, Covid-19 pandemisinin ardından gelen Ukrayna-Rusya savaşının da etkisiyle, dünyada hem ekonomik hem de politik olarak yepyeni bir sürece girilmiştir. Dünyayı sarsan savaş global ekonomiyi yeni sorunlarla yüz yüze getirmiştir. Savaşın enerji ve emtia fiyatlarını yüksek oranda artırması, pandemi döneminde uygulanan genişlemeci politikaların talebe etkisi ve arz sorunlarının devam etmesi küresel enflasyonu son 40 yılın en yüksek seviyelerine taşımıştır. Enflasyondaki yükselişi kontrol altına almak için, başta FED olmak üzere birçok merkez bankası varlık alımlarını sonlandırarak faiz oranlarını hızla yükseltmiş ve sıkı para politikası uygulamasına geçmiştir.

Türkiye ekonomisi bu tablodan etkilenmiş olsa da 2022 yılında dünya ortalamasına göre yüksek bir büyüme oranı yakalamıştır. 2022’de Türkiye ekonomisinde büyüme canlı iç tüketimin ve ihracatın etkisiyle yılın ilk dokuz ayında daha çok ilk yarıdaki hareketlilikle yıllık bazda %6,2 büyümüştür. Ancak, yılın üçüncü çeyreği ile birlikte ekonomik aktivitede zayıflama ön plana çıkmış; bir önceki çeyreğe göre ekonomide daralma gözlenmiştir.

2022’de küresel ekonomide olduğu gibi ülkemizde de ana gündem enflasyon olmuştur. Türkiye’de TÜFE yıl boyunca yüksek seyretmiş ve yılsonunda yıllık enflasyon %64,27 ile son 21 yılın en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Diğer taraftan liralaşma stratejisi çerçevesinde makro ihtiyati tedbirlerle enflasyonla mücadele etmeyi tercih eden TCMB Ağustos ayından itibaren kademeli olarak politika faiz oranını %14’ten yılsonunda %9 seviyesine indirmiştir.

Küresel enflasyonun yüksek seyrine ilişkin endişeler de 2022 yılı boyunca önemini korumuştur. Pandemi döneminde ertelenen talebin devreye girmesi ve tedarik zincirindeki aksamalar kaynaklı yükselen küresel enflasyon, savaş nedeniyle enerji ve gıda güvenliğindeki belirsizlikler ve emtia fiyatlarındaki yüksek seyrin sürmesi nedeniyle 2022 yılında artmaya devam etmiştir. Yılın ikinci yarısında, Çin ekonomisi başta olmak üzere küresel ekonomik faaliyetin zayıflaması ve resesyon beklentisi ile sıkılaşan küresel finansal koşullar altında zayıflayan talep ve gerileyen emtia fiyatları küresel enflasyonda ivme kaybına neden olsa da, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyonda gelinen yüksek seviyelerin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadır.

IMF, Ocak 2023 tarihli Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, yaşam maliyeti krizinin olduğu bir dönemde çoğu ekonomide önceliğin enflasyonu sürdürülebilir şekilde düşürmek olduğunu vurgulamış; daha sıkı para politikası koşulları ve daha düşük büyüme potansiyeli finansal ve borç istikrarını etkilerken makro ihtiyati araçların devreye alınması ve borçların yeniden yapılandırma çerçevelerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Aynı raporda, dünya ekonomisinin 2022'de %3,4 büyüdüğünün tahmin edildiği, büyüme hızının 2023'te %2,9'a düşmesinin ardından 2024'te %3,1'e çıkmasının beklendiği kaydedilmiştir. IMF, Türkiye’nin 2022 yılında %5,5’lik bir büyüme performansı göstermiş olduğunu tahmin etmektedir.

Gayrimenkul pazarımız güçlü dinamiklere sahiptir.

Küresel ve ulusal ekonomik gelişmelerin Türkiye gayrimenkul piyasalarına etkisi gayrimenkulün tüm alanlarına farklı şekillerde yansımıştır.

Konut piyasasında, yüksek enflasyon oranları ve arz darlığı sebebiyle, konut fiyatları ciddi oranda artış göstermiştir. Fiyat artışları ile birlikte, kredilerde yaşanan yavaşlamanın gayrimenkul talebine yansıması, 2022’nin son çeyreği açıklanan sosyal konut projesi ve konut kredisi kampanyalarına ilişkin beklentilerin taleplerde ertelemeye yol açması gibi olumsuzlukların konut satışlarına etkisi sınırlı kalmış ve 2022 yılı konut satışları önceki iki yıldaki seviyesini korumuştur.

2022 yılının üçüncü çeyreğinde İstanbul ofis pazarında genel arz 6,46 milyon m² olarak aynı seviyede kalırken, yılın ilk üç çeyreğinde toplam kiralama işlemi 350.582 m²’ye ulaşarak bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 katı oranında artış göstermiştir. İnşaat maliyetlerinin yükselmesiyle şirketlerin ilk yatırım maliyetleri artmış; hazır ve 2. el dekorasyonlu ofislere olan talep artmıştır. Pandemi döneminde de rağbet gören hazır ofislerin stoklarının azaldığı ve bu durumun kiralar üzerinde yukarı yönlü bir baskı yarattığı görülmektedir.

Yılın ilk yarısında sektörde yaşanan iyileşme ve ivmelenme neticesinde alışveriş merkezleri doluluk oranlarında ciddi artış gözlemlenmesine rağmen, ciro artışlarına paralel olarak girdi maliyetlerinin de artması sektördeki bu iyileşmeyi yavaşlatmaktadır.

Değerli Paydaşlarımız,

Mesajıma son vermeden önce, raporumuzu yayına hazırladığımız süreçte, 6 Şubat tarihinde meydana gelen ve Kahramanmaraş ile birlikte 10 ilimizi etkileyen büyük deprem felaketinden dolayı derin bir üzüntü içerisinde olduğumuzu belirtmek isterim.

Gerek kendi imkânlarımızla gerekse İş Bankası Grubu ile birlikte afetzedelere bu zor günlerinde destek olmak ve bölge halkının yaralarının sarılmasına katkıda bulunmak üzere harekete geçtik. İlerleyen süreçte de her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz.

Şahsım ve Şirketimiz adına depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Doğru stratejilerimiz ile finansal ve kurumsal yetkinliklerimiz başarımızın güvencesidir.

2022 yılında İş GYO, güçlü bilanço yapısı ve finansal yeterliliklerinin yanı sıra TL cinsi borçlanma maliyet avantajı ile kaldıraç imkânlarından da faydalanarak gayrimenkul yatırımlarını gerçekleştirmeye, nitelikli gayrimenkul portföyünü genişletmeye ve portföy verimini artırmaya devam etmiş, doğru stratejilerinin başarılı sonuçlarını almıştır.

Önümüzdeki dönem, optimal gelir-gider dengesini gözeten maliyet yönetimi ve güçlü deneyimimize dayalı öngörülerle desteklenen etkin risk yönetiminin önem kazanmaya devam ettiği bir dönem olmaya adaydır.

İş GYO yeni dönemde de güçlü sermaye yapısının desteği ve deneyimli kadrosunun katkılarıyla mevcut gayrimenkul portföyünün yönetiminde dinamik yaklaşımını koruyacak, yeni projeleri ile Türkiye gayrimenkul sektöründeki öncü konumunu sürdürecektir.

Yönetim Kurulumuz ve şahsım adına, sürdürülebilir geleceğe birlikte katkı sunduğumuz tüm paydaşlarımıza teşekkür ederim.

Saygılarımla